Adres: Darüşşafaka Büyükdere Caddesi No:40, 34457 Sarıyer/İstanbul
Telefon: (0532) 486 66 78
Adres: Altunizade, Yurtcan Sokağı No:1, 34662 Üsküdar/İstanbul
Telefon: (0532) 486 66 78
Karaciğer Kanseri Tedavisi
Karaciğer kanseri dünyada en sık görülen kanser tiplerinden biridir. Bu kanser genellikle kronik karaciğer hastalığı veya siroz zemininde gelişir. Karaciğer kanserinin tedavisinde kullanılan birçok tedavi yöntemi vardır ve tedavi sonuçları eskiye nazaran belirgin ölçüde daha iyidir.
Tıbbi istatistiklere göre, Türkiye’de 2020 yılında 5700 hasta karaciğer kanseri tanısı almıştır ve ülkemizde tüm kanserler arasında karaciğer kanseri 14. sıklıkta görülen kanser tipidir. Karaciğer kanserlerinin büyük bir kısmı sirozu olan hastalarda ortaya çıkar. Karaciğer kanseri gelişimi riskini artırdığı bilinen en önemli faktörler kronik karaciğer hastalığı ve sirozdur.
Karaciğer kanserlerinin büyük bir kısmını oluşturan hepatoselüler karsinom, karaciğerin esas hücrelerinden yani hepatosit adı verilen hücrelerden kaynaklanır. Karaciğerin ikinci en sık kanseri olan kolanjiyoselüler karsinom ise safra yollarını oluşturan ve kolanjiyosit adı verilen hücrelerden kaynaklanır.
- Karaciğer Kanserinin Belirtileri Nelerdir?
- Karaciğer kanserinin en önemli belirtileri nelerdir? İnceleyin.
- Karaciğer Kanseri Nasıl Teşhis Edilir?
- Karaciğer kanseri tanısı nasıl konur? Bilgi edinin.
- Karaciğer Kanserinin Evreleri Nelerdir?
- Karaciğer kanserinin tüm evreleriyle ilgili detaylı bilgi edinin.
- Karaciğer Kanseri Ameliyatı Nasıl Yapılır?
- Karaciğer kanserinin ameliyatı ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi edinin.
SORULAR – CEVAPLAR
Karaciğer vücuttaki en büyük iç organdır ve karnın sağ-üst kısmında yerleşiktir. Karaciğer insan vücüdundaki metabolik işlevlerin oldukça büyük bir kısmından sorumludur. Ayrıca safranın üretildiği yegane organdır. Karaciğerde birçok hücre tipi olmasına rağmen, hücrelerin büyük bir kısmını esas karaciğer hücreleri (hepatosit) ve safra yollarını oluşturan hücreler (kolanjiyosit) oluşturur.
Karaciğerin yapısını oluşturan birçok farklı hücre tipi vardır ve bu hücrelerin herbirinden farklı tümör tipleri gelişebilir. Ancak karaciğer kanserlerinin büyük bir kısmı karaciğerin esas hücrelerinden yani hepatosit adı verilen hücrelerden kaynaklanır.
Karaciğerde en sık ortaya çıkan iki kanser tipi şunlardır:
Hepatoselüler karsinom: Karaciğer kanserlerinin en sık görülen tipidir. Bu kanser karaciğerin esas görev yapan ve hepatosit adı verilen hücrelerden kaynaklanır.
Kolanjiyoselüler karsinom: İkinci sıklıkta görülen karaciğer kanseri tipidir. Bu kanser safra yollarını oluşturan ve kolanjiyosit adı verilen hücrelerden kaynaklanır.
Karaciğerde selim tümörler oldukça sık görülür. Bunların büyük bir kısmı kansere dönüşme riski taşımazlar. Ancak adenom adı verilen tümörlerin bazı tipleri kansere dönüşebilirler.
Karaciğer kanseri cerrahisi ağır bir cerrahidir ancak bunun karaciğer kanseri gibi çok ciddi ve ölümcül olabilen bir hastalık için yapıldığı unutulmamalıdır. Konuyla ilgili yapılan hemen her bilimsel çalışmada varılan ortak nokta, karaciğer kanseri cerrahisinin tecrübeli ve donanımlı merkezlerde tecrübeli karaciğer cerrahisi ekiplerince oldukça düşük bir risk ile uygulanabildiğidir. Karaciğer kanseri cerrahisi uygulanan merkezlerde sadece karaciğer cerrahisi ekibinin bulunması yeterli değildir aynı zamanda bu konuda tecrübeli Anestezi, Yoğun Bakım, Girişimsel Endoskopi ve Girişimsel Radyoloji ekiplerinin de olması gerekir. Böyle merkezlerde hem ameliyata bağlı sorun çıkma olasılığı azdır hem de ortaya çıkan sorunlarla başarılı bir şekilde mücadele edilebilme şansı fazladır.
Karaciğer kanserinin kanseri gelişimi açısından topluma göre daha yüksek riske sahip olan bireylerin düzenli aralarla takip edilmesi sayesinde hastalık erken dönemde teşhis edilebilir. Bunlar arasında en önemlileri kronik karaciğer hastalığı ve sirozdur.
Karaciğer kanserlerinde en etkili tedavi cerrahidir. Siroz zemininde gelişen karaciğer kanserinde ideal tedavi karaciğer nakli iken, sağlıklı karaciğerde gelişen kanserlerde tercih edilen tedavi karaciğerin kanseri içeren kısmının çıkartılması şeklindeki cerrahi tedavidir.
Ne yazık ki bu soru çok sık karşılaştığımız bir sorudur. Hastalar bu soruyu bazı haklı nedenlerle soruyor olsa da, yaşam süresini belirleyen sayısız faktör olduğu için net bir cevap vermek zaten mümkün değildir. Aynı tip ve aynı evredeki kansere ve benzer tıbbi özelliklere sahip kişilerin tedavi yanıtı ve yaşam süreleri farklı olabilir. Ancak yaşam süresini belirleyen en önemli unsurun hastalığın evresi olduğu söylenebilir.
Karaciğer kanseri ameliyatı sonrasındaki iyileşme süreci oldukça değişkendir çünkü burada birçok faktör devreye girer. Hastanın genel sağlık durumu ve yandaş hastalıkları, ameliyat öncesindeki beslenme durumu, siroz varlığı, sirozun derecesi, kanserin evresi, yapılan karaciğer ameliyatının tipi, ameliyatın hangi yöntemle yapıldığı (açık veya kapalı cerrahi), ameliyata bağlı herhangi bir sorunun ortaya çıkıp çıkmadığı, vs. gibi birçok faktör hastanın iyileşme sürecini belirgin ölçüde etkiler.
Ameliyata bağlı ciddi bir sorunla karşılaşılmayan hastalar genellikle 7-10 gün içinde taburcu olurlar.
Hastalar taburculuk sonrasında genellikle kendi ihtiyaçlarını (yemek, tuvalet, banyo gibi) karşılar halde olurlar. Hastaların büyük bir kısmı 6-8 haftalık süre içinde eski hayatlarına büyük ölçüde dönmüş olurlar.
Büyük ölçüde evet. Karaciğer kanseri tedavisi uzun, zor ve yorucu bir süreçtir. Ancak insan bedeni mükemmel bir iyileşme ve uyum sağlama gücüne sahip olduğu için, belli bir süre sonra hastalığın ve tedavisinin getirdiği zihinsel ve fiziksel travmayı atlatacak ve yeni duruma uyum sağlayacaktır.
Bu süreç genellikle aylar sürer. Şunu söyleyebiliriz ki günümüzde karaciğer kanseri nedeniyle tedavi gören ve sonrasında normal hayatına devam eden birçok hasta vardır.
Karaciğer kanseri oluşumunda birçok faktör rol oynayabilmektedir. Bu faktörler aşağıda anlatılmıştır:
Değiştirilebilir risk faktörler:
1. Kronik viral hepatit: Hepatit terimi karaciğerin iltihaplanmasını tanımlar. Hepatit virüsleri adı verilen mikropların bazıları kronik hepatite neden olabilirler. Bireylerin hepatit B virüsüne karşı aşılanması hepatit B virüsüne bağlı kronik viral hepatitin önlenmesi veya hepatit C virüsüne bağlı hepatitin tedavi edilmesi karaciğer kanseri riskini belirgin ölçüde azaltabilir.
2. Karaciğer yağlanması: Özellikle ileri derecede karaciğer yağlanması olan bireylerde karaciğer kanseri gelişimi riski artar.
3. Yoğun alkol tüketimi: Alkol hem karaciğer yağlanmasının hem de sirozun önemli bir nedenidir. Bu nedenle, alkol kullanımının sınırlandırılması karaciğer kanseri gelişimi riskini azaltır.
4. Diyabet: Özellikle uzun süreli ve kontrolsüz diyabette karaciğer kanseri sıklığının arttığı gösterilmiştir.
Değiştirilebilir olmayan risk faktörleri:
1. Siroz: Karaciğer kanseri gelişimi açısından en önemli risk faktörüdür. Siroz geri dönüşümlü ve tedavi edilebilir hastalık değildir. Sirozun en sık nedenleri kronik viral hepatitler ve yoğun alkol tüketimidir.
2. Doğumsal karaciğer hastalıkları: Doğuştan var olan bazı karaciğer hastalıkları (örneğin hemokromatoz) karaciğer kanseri gelişimi riskini belirgin ölçüde artırır.
3. Safra yolu hastalıkları: Safra yollarında kronik iltihaplanmaya yol açan, doğuştan gelen veya sonra edinilen bazı hastalıklar karaciğer kanseri gelişimi riskini ciddi düzeyde artırır.
Karaciğer kanserinden korunmanın yolları:
1. Hepatit B enfeksiyonuna karşı aşılanma
2. Hepatit C enfeksiyonu mevcutsa tedavi edilmesi
3. Alkol tüketiminin azaltılması ya da durulması
4. Diyabetin kontrol altına alınması
5. Aşırı kilolardan kurtulma ve düzenli egzersiz yapılması
6. Risk grubundaki hastaların düzenli takibi
Evet. Kapalı cerrahi ile ilgili tecrübenin artması ve önemli teknik gelişmeler kaydedilmesi ile birlikte kapalı, robotik cerrahi ile karaciğer ameliyatları giderek artan oranda uygulanmaya başlanmıştır.
Karaciğerin kapalı ameliyatlarının büyük bir kısmı, kapalı ameliyatlar içinde ileri düzey kabul edilen ameliyatlardır. Biz ekip olarak mümkün olan her durumda, belirgin avantajları nedeniyle, kapalı (laparoskopik cerrahi ya da robotikcerrahi) karaciğer ameliyatlarını tercih ediyoruz.
Bu konu hala çok karmaşık ve tartışmalı bir konudur. Karaciğer kanseri genellikle tek bir yöntemle değil, birkaç yöntemin birlikte kullanılması ile tedavi edilir.
Kronik karaciğer hastalığına veya siroza sahip olan hastalarda gelişen karaciğer kanserlerinde, tümörlerin cerrahi olarak çıkartılması şeklinde uygulanan klasik cerrahi tedavi, hastalığın sadece erken evrelerinde tercih edilir. Bunun haklı bazı gerekçeleri vardır. Birincisi, geride kalan karaciğer dokusunda yeni kanser odaklarının gelişmesi riski yüksektir. İkincisi, kronik karaciğer hastalığı veya siroz nedeniyle zaten sınırlı bir karaciğer kapasitesine sahip olan kişilerde uygulanacak küçük boyuttaki karaciğer ameliyatları dahi karaciğer yetmezliği ve ölüm ile sonuçlanabilir.
Günümüzde siroz zemininde gelişmiş hepatoselüler karsinomlarda altın standart tedavi karaciğer naklidir.
Karaciğer nakli, klasik cerrahi tedavinin yukarıda tanımlanan dezavantajlarına sahip değildir ve en iyi sağ kalım sonuçlarına sahiptir. Ancak, karaciğer nakli adayı olabilmesi için hastanın bazı kriterleri doldurması gerekir.
Bu hastalarda sıkça uygulanan diğer bir tedavi yöntemi de “transarteryel tedavi” adı verilen yöntemdir.
Karaciğer kanserleri ağırlıklı olarak karaciğer atardamarından beslendiği için, anjiyografi ile karaciğer atardamarına girilerek buraya kemoterapi ilaçları veya radyoaktif madde içeren moleküller enjekte edilir.
Kemoterapi ilaçları kullanılan yönteme “TAKE (TransArteryel Kemoterapi)” ve radyoaktif madde kullanılan yönteme “TARE (TransArteryel RadyoEmbolizasyon)” veya “SIRT (Selektif İnternal Radyoterapi)” adı verilir.
Diğer bir önemli tedavi yöntemi de tümörlerin ablasyonu yani fiziksel veya kimyasal yolla imha edilmesidir. Bu amaçla en sık kullanılan yöntemler radyofrekans ablasyon ve mikrodalga ablasyondur. Ablasyon tedavileri genellikle ultrason eşliğinde ciltten girilerek uygulanır.
Klasik kemoterapi ve radyoterapinin etkinliği ve yeri sınırlıdır. Bu tedaviler genellikle diğer tedavi yöntemlerinin başarılı veya mümkün olmadığı durumlarda veya diğer tedavi yöntemlerine yardımcı olarak kullanılırlar.
Kronik karaciğer hastalığı veya siroz zemininde gelişen karaciğer kanserlerinin aksine, sağlıklı karaciğerde gelişen karaciğer kanserlerinde ilk tercih klasik cerrahi tedavidir. Kanser odaklarının cerrahi olarak çıkartılması için bütün şartlar zorlanır. Ancak bunun mümkün olmadığı durumlarda, yukarıda bahsi geçen tedavi yöntemleri kullanılabilir.
Tüm tedavi seçeneklerinin özellikleri, faydaları ve zararları hastaya ayrıntılı olarak açıklanmalıdır. Hasta ve hastalık ile ilgili özellikleri dikkatlice değerlendirdikten sonra hekim, her hastayı ona özel olarak en uygun olan tedavi seçeneğine yönlendirecektir.
Hekimin bu noktada göz önünde bulundurduğu kriterler şunlardır:
1. Genel sağlık durumu
2. Mevcut yandaş hastalıklar (kalp, akciğer, karaciğer hastalıkları gibi)
3. Hastalığın evresi
4. Hastalığın cerrahi tedaviye uygun olup olmadığı
5. Tedavilerin olası yan etkiler
Karaciğer kanseri tedavisinde rol alan branşlar şunlardır:
1. Karaciğer nakli ekibi: Karaciğer nakli bu konuda özelleşmiş cerrahi uzmanları tarafından yine bu konuda özelleşmiş merkezlerde yapılır.
2. Cerrahi uzmanı: Karaciğer cerrahisi Genel Cerrahi branşının ilgi alanı içinde yer alır. Ancak karaciğer, safra yolları ve pankreas cerrahisi teknik açıdan ciddi donanım ve tecrübe gerektirdiği için, bazı ülkelerde “Karaciğer, Safra Yolları ve Pankreas Cerrahisi (Hepatopankreatobiliyer Cerrahi)” ayrı bir alt birim olarak tanımlanmıştır ve bu birimin ameliyatları bu konuda uzmanlaşmış cerrahlar tarafından donanımlı merkezlerde gerçekleştirilirler.
3. Gastroenteroloji uzmanları: Hastalığın teşhis ve tedavi sürecinde Gastroenteroloji uzmanları büyük rol oynarlar. Kronik karaciğer hastalıklarının takip ve tedavisini yapan bölümdür.
4. Tıbbi Onkoloji uzmanları: Klasik kemoterapi, hedefe yönelik tedaviler, imünoterapi gibi sistemik tedavi seçenekleri Tıbbi Onkoloji uzmanları tarafından uygulanırlar.
5. Girişimsel Radyoloji uzmanları: Karaciğer damarları yoluyla yapılan tedavileri (TAKE, TARE) ve ablasyon (yakma) tedavilerini uygulayan bölümdür.
Evet. Günümüzdeki tedavi seçenekleri sayesinde karaciğer kanserinde oldukça yüz güldürücü sonuçlar elde edilebilmektedir. Bu nedenle, karaciğer kanseri eskiden düşünüldüğü kadar çaresiz bir kanser tipi değildir.
“Güçlü olmanız gerektiği ana gelene kadar, siz bile ne kadar güçlü olabileceğinizi tahmin edemezsiniz.” İnsanlar kanser haberi karşısında şok olsa da, zaman içinde bununla mücadele etmeyi öğrenir ve çoğu zaman da çok iyi başarır. Ancak, bununla mücadele edemeyeceğinizi düşünüyorsanız, psikolojik destek almanızı şiddetle öneririz; zira, tedavi sürecinde sadece fiziksel açıdan değil aynı zamanda zihinsel açıdan da iyi durumda olmanız tedavi sonuçları açısından oldukça önemlidir.
Artı İstanbul Cerrahi Grubu bünyesindeki Karaciğer, Safra Yolları ve Pankreas Cerrahisi ekibi bu konuda özelleşmiş hekimler tarafından oluşturulmuştur. Bizim uygulamamızda, tüm karaciğer kanseri tanısı alan hastalar tedavi öncesinde ve sonrasında multidisipliner toplantılarda yani tümör konseylerinde değerlendirilir.
Bu toplantılara, karaciğer cerrahisi ekibine ek olarak, karaciğer kanseri konusunda tecrübeli olan tüm branş hekimleri dahil olurlar. Buna rağmen, biz hastalarımızın ikinci bir görüş alma konusundaki isteklerini olumlu karşılıyor ve destekliyoruz.
Karaciğer nakli veya kanserli dokuların cerrahi yolla tamamen temizlenmesi dışındaki tedavilerle karaciğer kanserinde kalıcı şifa şansı elde edebilme şansı yoktur. Dolayısıyla, cerrahi dışı tedavi seçenekleri hastanın yaşam süresine ve kalitesine belirgin katkı sağlayabilir ancak bu katkı uzun soluklu ve kalıcı olmaz.
Çoğu kanser tipinden farklı olarak, karaciğer kanserlerinin çoğunda kemoterapi ve şua tedavisinin yeri sınırlıdır.
Bu tedaviler genellikle karaciğer nakli veya cerrahi tedavi uygulanamayan hastalarda tercih edilirler.