Karaciğer Kistleri
İçi sıvı ile dolu olan anormal oluşumların tümüne kist adı verilir. Diğer bir deyişle kist terimi, anormal bir oluşumun içinin dokudan oluşmadığını, sıvıdan oluştuğunu ifade etmek için kullanılır.
Karaciğer kistleri “parazite bağlı olanlar” ve “parazite bağlı olmayanlar” olarak 2 gruba ayrılarak incelenirler. Parazite bağlı kistlere ekinokok adı verilen parazitler neden olurlar ve bu kistlere “hidatik kist” adı verilir. Bu konuda ayrıntılı bilgi için Karaciğer Hidatik Kisti sayfasını ziyaret edin.
Karaciğer kistlerinde takip ve tedavi şemasını çizerken kistin ve hastanın özellikleri göz önünde bulundurulur. Basit kistler için çoğu zaman herhangi bir tedavi gerekmezken, kistik tümörler genellikle cerrahi yolla tedavi edilirler.
Karaciğer kistlerinin büyük bir kısmı basit kistler oluşturur. Basit kistler nadiren soruna yol açarlar ve soruna yol açmadıkları takdirde tedavi gerektirmezler.
SORULAR – CEVAPLAR
Tanı yöntemlerinin gelişmesi ve yaygınlaşması ile birlikte karaciğer kistlerine giderek artan oranda rastlanılmaktadır. Sıklığı net rakamlarla ifade etmek mümkün olmasa da, toplumda nadir görülmediği söylenebilir.
Evet. Hatta kişilerin önemli bir kısmında birden çok kist bulunur. Bazı hastalıklarda (örneğin polikistik karaciğer hastalığı) karaciğer kistleri sayılamayacak ölçüde çok sayıda ve çeşitli boyutlarda olabilir.
Basit kistlerin kanserleşme riski yoktur. Buna karşın neoplastik tipteki kistlerin yani kistik tümörlerin bazıları kansere dönüşme ve hatta kanser odağı barındırma potansiyeline sahiptirler. Bu nedenle bir karaciğer kistinin hangi tipte olduğunun mutlaka belirlenmesi gerekir.
Yukarıda bahsedildiği gibi karaciğer kistleri temel olarak ikiye ayrılırlar: parazite bağlı olanlar ve olmayanlar. Parazite bağlı olmayan kistler arasında en sık görülenler basit kistler, kalıtsal kistler ve neoplastik kistlerdir.
Bu kistler ya doğumsaldır ya da geçirilmiş iltihabi durumlardan yadigar kalırlar. İsimden de anlaşılacağı gibi, basit kistler sıklıkla hiçbir tehlike oluşturmazlar. Bu kistlerin içi berrak bir sıvı ile doludur. Değişik büyüklüklerde ve sayıda olabilirler. Bu kistler ne kötü bir hastalık barındırırlar ne de kötü bir hastalığa dönüşürler. Karaciğerin basit kistleri ile ilgili en önemli sıkıntı bazen bu kistlerin neoplastik yani tümör niteliği taşıyan kistlerden veya parazite bağlı kistlerden ayırt edilememesidir.
Polikistik karaciğer ve böbrek hastalıkları olguların tamamına yakın bir kısmında kalıtsal olarak edinilen bir grup hastalıktır. Bu hastalıklarda, ilerleyen yaşla birlikte karaciğer ve böbrekte ve hatta diğer bazı organlarda irili ufaklı çok sayıda kist gelişir. Bu kistlerin kansere dönüşme riski yoktur ancak bulundukları organda ciddi sorunlara yol açabilirler.
Erişkin tipi safra yolu kistleri, kalıtımsal kökeni olan ve erişkin yaşlarda ortaya çıkan safra yolu kaynaklı kistlerdir. Bu kistler sadece karaciğer dışındaki safra yollarında veya sadece karaciğer içindeki safra yollarında ya da tüm safra yollarında gelişebilirler. Yerleşim yerlerine göre de farklı tiplere ayrılırlar.
Neoplastik terimi tümör niteliğinde olmayı ifade eder. Karaciğerin neoplastik kistleri selim veya habis olabilirler. Bunlara kısaca “kistik tümörler” adı verilir.
Selim kistik tümörlerin bir kısmı kansere dönüşme riskine sahiptir. Habis kistik tümörler yani kistik kanserler ya doğrudan karaciğerin içindeki hücrelerden gelişirler ya da başka organlardaki kistik kanserlerin karaciğere yayılması sonucunda ortaya çıkarlar.
Karaciğer kistleri genellikle herhangi bir şikayete yol açmazlar ve diğer nedenlerle yapılan incelemeler sırasında tesadüfen saptanırlar. En sık hissedilen şikayet ise üst karın ağrısıdır. Ağrı farklı mekanizmalarla oluşabilir. Örneğin karaciğer kistlerinin içindeki basınç yükselirse, kistin duvarındaki gerilime bağlı olarak üst karında ağrı ortaya çıkabilir. Bu durum genellikle kistin içindeki sıvının artması veya kistin içine kanama olması sonucunda oluşur. Nadiren de olsa kist içindeki sıvı mikroplarla istila edilebilir ve kist bir apseye dönüşebilir.
Karaciğer kistleri baskı etkisiyle de çeşitli şikayetlere yol açabilirler. Örneğin büyük bir kist mideye baskı oluşturarak erken doymaya ve kusmaya neden olabilir. Yine ana safra kanallarına yakın yerleşimli bir kist safra yollarına baskı yaparak safranın akmasını engelleyerek sarılığa yol açabilir.
Laboratuvar tetkikleri karaciğer kistlerinin teşhisinde çok yardımcı değillerdir. Ancak kistlerin yol açtığı sorunları tanımlamak ve bu sorunların ciddiyetini belirlemek için sıkça kullanılırlar. Kistik tümörlerin ayırıcı tanısında tümör belirteçlerinin (özellikle CA 19-9) sınırlı bir yeri olabilir.
Karaciğer kistlerinin teşhisinde günümüzde en sık kullanılan ve en etkili yöntemler radyolojik yöntemlerdir. Karaciğer kistlerinin teşhisi için ilk basamak tetkik ultrasonografidir. Gerçekten de ultrason karaciğer kistlerinin değerlendirilmesi için mükemmel bir araçtır. Hemen her sağlık kuruluşunda bulunması, kolay uygulanması, hiçbir yan etkisinin olmaması, radyasyon riski olmaması ve ucuz olmasının yanında karaciğer kistlerinin değerlendirilmesinde oldukça da güvenilir bir yöntemdir. Ayrıca tedavi yapılsın veya yapılmasın, karaciğer kistlerinin takibinde de çok değerlidir.
BT (Bilgisayarlı Tomografi), karaciğer kistlerinin teşhisinden ziyade tedavisini planlamada tercih edilen bir yöntemdir. Tomografi sayesinde kistin çevresi ile olan ilişkileri değerlendirilerek uygulanacak tedavinin şekli ve tedavi sırasında dikkat edilecek noktalar belirlenebilir.
MR (Manyetik Rezonans Görüntüleme), ultrasonografinin yetersiz kaldığı veya arada kalınan hastalarda önemli bir yere sahiptir. Özellikle kistik tümörleri ayırt etmede çok yardımcı olabilir.
Kistin hangi tipte olduğunu ayırt etmektir çünkü kist için tedavi uygulanıp uygulanmayacağı, tedavi uygulanacaksa hangi tedavinin uygun olacağı buna göre belirlenir. Ancak bu her zaman söylenildiği kadar basit değildir.
Hayır. Bir karaciğer kistinin tedavi edilip edilmeyeceğine ve edilecekse hangi tip tedavi uygulanacağına kistin ve hastanın özelliklerine göre karar verilir. Genellikle hiçbir tedavi gerektirmeyen basit kistlerin aksine diğer tipteki kistler sıklıkla tedavi gerektirir.
Bu kistlere müdahale edilmesi gerektirecek nedenler şunlardır:
Kistin şikayete yol açması (ağrı, baskıya bağlı bulgular),
Kistin içinde kanama veya enfeksiyon gelişmesi,
Mutlaka tedavi gerektiren diğer kist tipleri ile ayrımın yapılamaması.
Teşhis yöntemleri ile karaciğerin basit kistlerinin gerçekten basit kistler olduğuna kanaat getirilirse şikayete yol açmadıkları sürece bu kistlerin ne tedavisi ne de takibi gerekir. Ancak mevcut teşhis yöntemleri ile bu kistlerin diğer kist tiplerinden ayrılamadığı durumlar nadir değildir. Bu durumda tek seçenek kistin ameliyatla çıkartılıp patolojik incelemeye tabi tutulmasıdır.
Şikayete yol açan kistler tedavi edilmeden önce mutlaka bu şikayetlerin gerçekten karaciğerdeki basit kistlere bağlı olup olmadığının net olarak aydınlatılması gerekir. Örneğin üst karın ile ilgili şikayetleri karaciğerin derinliklerine yerleşmiş 2 cm’lik basit bir kiste bağlamak doğru değildir.
Kistler şikayete yol açtığında veya kist içinde enfeksiyon geliştiğinde uygulanabilecek başlıca 2 tip tedavi vardır: radyolojik ve cerrahi tedavi. Öncelikle radyolojik tedavi tercih edilir çünkü ameliyat gerektirmeden, hastaya en az travma verilerek tedavi yapmayı mümkün kılabilirler.
Polikistik karaciğer hastalığında tek tedavi gerekçesi kistlerin soruna yol açar hale gelmesidir. Bu hastaların yaklaşık %10’u hastalıkla ilgili şikayetlere sahiptir. Bu şikayetler genellikle kistler nedeniyle büyümüş olan karaciğerin çevre dokular ve organlar üzerindeki baskı yapıcı etkisine bağlıdır.
Karaciğerin kistik tümörleri içinde en sık karşılaşılan “biliyer kistadenom” adı verilen tümörlerdir. Bu kistik tümörler selim olsa dahi tedavi edilmelidirler çünkü kansere dönüşme riski taşırlar. Bu tip kistlerde tek tedavi seçeneği cerrahidir. Cerrahi tedavi onkolojik prensiplere yani kanser için yapılan cerrahi işlemlerin temel prensiplerine uygun olarak yapılır.
Evet. Karaciğer kistleri eğer cerrahi yolla tamamen çıkartılmadıysa, aynı bölgede tekrar edebilirler. Hatta kistik tümörler tamamen çıkartılsalar dahi tekrar ortaya çıkabilirler.
Eğer karaciğer kistinin basit bir kist olduğu netleşmişse takibe gerek yoktur. Karaciğer kistinin basit kist olduğu net değilse veya diğer tipteki kistlerden biri ise tedavi olsun ya da olmasın takip edilir. Takipte genellikle ultrasonografi kullanılır. Takip sırasında kistte değişiklik saptanması halinde diğer bazı incelemelerin yapılmasına veya cerrahi uygulanmasına karar verilebilir.