Kolon Kanseri (Kalın Bağırsak Kanseri) Tedavisi
Kolon kanseri, en sık görülen kanserlerden biri olup tedavisi geçtiğimiz yirmi yıl içinde çok değişmiştir. Bu değişiklikler birçok hastada tedavi sonuçlarının geçmişe kıyasla bugün çok daha iyi olmasını sağlamıştır.
Kalın bağırsak kanseri olarak da bilinen Kolon Kanseri, saldırgan kanser tiplerinden biridir.
Genç yaşlarda da görülebilmekle birlikte görülme sıklığı yaşla birlikte artar. Kişinin yaşadığı bölge, yemek alışkanlığı, yaşam şekli, polipler, başka kanserlerin varlığı, radyasyon, Crohn ve ülseratif kolit gibi bağırsak hastalıkları ve genetik faktörler kolon kanseri oluşma riskini artırır.
- Kolon Kanserinin (Kalın Bağırsak Kanseri) Belirtileri Nelerdir?
- Kolon kanserinin en önemli belirtileri nelerdir?İnceleyin.
- Kolon Kanseri (Kalın Bağırsak Kanseri) Nasıl Teşhis Edilir?
- Kolon kanseri tanısı nasıl konur? Bilgi edinin.
- Kolon Kanserinin (Kalın Bağırsak Kanserinin) Evreleri Nelerdir?
- Kolon kanserinin tüm evreleriyle ilgili detaylı bilgi edinin.
- Kolon Kanseri Ameliyatı Nasıl Yapılır?
- Kolon, kalın bağırsak kanserinin ameliyatı ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi edinin.
Kolon Kanserinin (Kalın Bağırsak Kanserinin) Belirtileri Nelerdir?
Tuvalet alışkanlığında değişme ve makattan kan gelmesi ya da kanlı dışkılama olması kalın bağırsak kanseri açısından ileri inceleme gerektirir.
Kanser erken dönemde çoğunlukla bir şikayete neden olmaz iken zaman geçtikçe belirtiler göstermeye başlar.
Kolon kanserinin en sık görülen belirtileri:
- Dışkı ile birlikte kan gelmesi,
- Halsizlik,
- Çabuk yorulma,
- Nefes darlığı,
- Dışkılama alışkanlığında değişiklik,
- Dışkı çapında azalma,
- Kabızlık-ishal periyotları,
- Karın ağrısı,
- Karında şişlik,
- Bulantı, kusma,
- İştahsızlık ve kilo kaybı
Kolon Kanseri Nasıl Teşhis Edilir?
Kolon kanserinden şüphelenilen hastalarda en uygun yöntem kolonoskopidir ve Kolonoskopi ile tüm kalın bağırsağın incelenmesi önemlidir çünkü kalın bağırsak kanseri birden fazla odakta aynı anda ortaya çıkabilir.
Ucunda kamera olan bir boruyla kalın bağırsağa girilerek organın her yeri incelenir, şüpheli bir yer varsa biyopsi alınabilir. Tomografi, MR, ultrason ve PET gibi tetkikler kanser tanısı konulan hastalarda tedavi öncesinde tümörün yayılım derecesini görmek amacıyla kullanılır.
Kolon kanseri (kalın bağırsak kanseri) teşhisinden emin olmanın tek yolu kolonoskopi ile kanser şüphesi olan dokudan alınan parçaların patolojik incelenmesidir. Bazen tanıyı kesinleştirmek için biyopsiyi tekrarlamak gerekebilir.
Kolon Kanseri Evreleri Nelerdir?
Kolon kanserinde hastalığın yayılım derecesine göre tedavi şekli değiştiği için öncelikle hastalığı evrelemek gerekir.
Kolon Kanserinin hangi evrede olduğunu belirlemek yani bağırsak duvarını ne düzeyde istila ettiğini, lenf bezlerine veya uzak organlara yayılıp yayılmadığını saptamak uygun tedavi şemasını belirlemek açısından çok önemlidir. Evreleme için ultrasonografi, tomografi, MR ve PET gibi tetkikler kullanılır.
Kolon Kanserinin (Kalın bağırsak kanserinin) evreleri nelerdir?
Hastalıktan şüphelenilen hastalarda tanı kolonoskopi ve biyopsi ile konulur. Tanı konulan hastalarda tedavi şekline karar verebilmek için hastalığın yayılım derecesi değerlendirilir.
Evre 1:
Kolon kanserinde hastalığın evresine göre tedavi şekli değişir. Bazı çok erken evre tümörler (evre 1) endoskopik olarak tedavi edilebilir.
Evre 2 ve Evre 3:
Endoskopik tedaviye uygun olmayan evre 1 hastalar gibi evre 2 ve 3 hastalıkta da ana tedavi yöntemi cerrahidir.
Evre 4:
Eğer kanser akciğer, karaciğer gibi uzak organlara da sıçramış ise (evre 4) bu hastaların ana tedavisi kemoterapi olur.
Kolon kanseri nedeniyle tedavi edilen hastaların bir kısmı çok uzun yıllar sorunsuz olarak yaşamaktadır. Tedavi sonuçlarını etkileyen birçok faktör vardır. Bu faktörlerin en önemlileri hastalığın evresi ve yapılan tedavilerin kalitesidir. Deneyimli merkezlerde kapalı yöntemlerin hastaya sağladığı avantajlar göz önünde tutularak ameliyat laparoskopik veya robotik olarak yapılabilir.
Kolon Kanseri (Kalın Bağırsak Kanseri) Ameliyatı Nasıl Yapılır?
Dünyadaki tecrübeli merkezlerde kolon kanseri ve kalın bağırsak kanseri ameliyatlarının büyük bir kısmı laparoskopik ameliyat ve robotik ameliyat yöntemleri ile gerçekleştirilir.
Kolon kanserinin ana tedavisi cerrahidir. Bazı çok erken evre kanserler (evre 1) endoskopik olarak tedavi edilebilir. Endoskopik tedaviye uygun olmayan evre 1 hastalar ile birlikte tüm evre 2 ve 3 hastalar ameliyat edilir. Evre 3 hastalarda ameliyat sonrası kemoterapi uygulanır.
Eğer kanser akciğer, karaciğer gibi uzak organlara da sıçramış ise (evre 4) bu hastaların tedavi şekli değişmekle birlikte çoğu hastada tedaviye kemoterapi ile başlanır.
Kolon Kanseri ameliyatı neden yapılır?
Belki bir gün kanser tamamen ortadan kalkacak veya bugünkünden farklı olarak tedavi için ameliyat gerekmeyecek ama günümüzde kolon kanserinin ana tedavi yöntemi
cerrahidir.
Cerrahi, hastanın yaşam süresi ve yaşam kalitesini belirleyen en önemli faktörlerden biridir. Cerrahi tedavinin amacı kanserin, yayılma olasılığı olan tüm yapıların (lenf bezleri gibi) temiz cerrahi sınırlarla birlikte çıkarılmasıdır. Hastalığın tedavisi için bu işlemlerin cerrah tarafından mükemmel bir şekilde uygulanması şarttır.
Kanserin çıkarılmasını takiben birçok hastada kalın bağırsağın geride kalan hastalıksız bölümleri birbirine birleştirilerek hastanın ameliyat sonrası doğal yolla dışkılaması sağlanır.
Kolon kanseri, kalın bağırsak kanseri ameliyatı kapalı yöntemle yapılabilir mi?
Kolon kanserlerinin tedavisindeki en önemli gelişmelerden biri de teknolojideki ilerlemeler sayesinde tüm bu ameliyatların laparoskopik veya robotik yöntemle yeterli onkolojik temizlik sağlanacak şekilde güvenli bir şekilde yapılabilmesidir.
Kolon kanserlerinin laparoskopik veya robotik yöntemle tedavi edilebileceği son yıllardaki birçok çalışmada gösterilmiştir. Biz ekip olarak hastaya sağladığı avantajları nedeniyle, mümkün olan her durumda kapalı ameliyatları tercih ediyoruz.
SORULAR – CEVAPLAR
Kolon kanserinin erken dönemde saptanması tedavi başarısı açısından çok önemlidir. Ama erken dönemde hastalık genellikle şikayete yol açmadığı için çoğu hasta doktora başvurmamakta, bu nedenle hastaların önemli bir bölümünde tanı konduğunda hastalık maalesef belli bir evreyi geçmektedir. Yani, hastalık kalın bağırsakta sınırlı kalmamakta, lenf bezlerine ya da karaciğer ve akciğer gibi uzak organlara sıçramaktadır. Oysa hastalık erken evrede saptandığında tamamen tedavi edilebilir. Üstelik birçok kanserden farklı olarak kalın bağırsakta kanser gelişimi tamamen önlenebilir. Çünkü, kalın bağırsak kanserlerinin neredeyse tamamı poliplerden gelişir. Başlangıçta uzun bir süre selim bir yapı olarak büyüyen polipler zaman içinde kansere dönüşürler. Bunun için hiçbir yakınması olmayan sağlıklı bireylerin 50 yaşından başlayarak belli aralıklarla kolonoskopi ile takip edilmesi gerekir. Amerika’da bu yaş sınırı hastalığın görülme sıklığının daha erken yaşlarda artması nedeniyle 45’e düşürülmüştür.
Cerrahi tedavi sonrasındaki iyileşme süreci oldukça değişkendir, çünkü burada birçok faktör devreye girer. Hastanın genel sağlık durumu ve yandaş hastalıkları, ameliyat öncesindeki beslenme durumu, ameliyat öncesinde alınan diğer tedaviler, kanserin evresi, yapılan ameliyatın tipi, ameliyatın hangi yöntemle yapıldığı (açık veya kapalı cerrahi), ameliyata bağlı herhangi bir sorunun ortaya çıkıp çıkmadığı, vs. gibi birçok faktör hastanın iyileşme sürecini belirgin ölçüde etkiler.
Ameliyata bağlı ciddi bir sorunla karşılaşılmayan hastalar genellikle 4-5 gün içinde taburcu olurlar.
Hastalar taburculuk sonrasında genellikle kendi ihtiyaçlarını (yemek, tuvalet, banyo gibi) karşılar halde olurlar. Kapalı ameliyatlardan sonra hastaların büyük bir kısmı 3 hafta içinde eski hayatlarına büyük ölçüde dönmüş olurlar.
Kolon kanseri tedavisi özellikli bir cerrahi gerektirir. Deneyimli ve donanımlı merkezlerde oldukça düşük bir risk ile uygulanabilir. Deneyimli bir cerrahi ekibin bulunması yeterli değildir aynı zamanda deneyimli anestezi ve yoğun bakım, girişimsel endoskopi ve girişimsel radyoloji ekiplerinin de olması gerekir. Böyle merkezlerde hem ameliyata bağlı sorun çıkma olasılığı azdır hem de ortaya çıkan sorunlarla başarılı bir şekilde mücadele edilebilme şansı fazladır.
Kolon kanserinde tedavi şekli hastalığın evresine göre değişir. Bu nedenle her hastada evreleme yapılır. Evreyi saptamak için ultrasonografi, bilgisayarlı tomografi, MR ve PET gibi tetkiklerden yararlanılabilir. Tedavi şekli belirlenirken hastalığın evresi kadar önemli olan diğer bir unsur da hastanın genel sağlık durumudur (yandaş hastalıkları, kondisyon, vs.).
Günümüzde geçmişe oranla çok azalmış olmakla birlikte halen bazı insanlarda kanserli hastanın ameliyat edilmesinin iyi bir şey olmadığı, kansere bıçak değmesinin hastalığı kötüleştireceği inancı vardır. Bu tamamıyla yanlış bir düşünce olup ülkemizde bazı hastaların tedavisinin gecikmesine neden olmaktadır.
Geçmişte kolon kanseri hastaları çoğunlukla ileri evrelerde tespit ediliyordu. Ayrıca radyolojik yöntemler çok yeterli olmadığı için çoğu hastada hastalığın ulaştığı evre ancak ameliyat sırasında saptanabiliyordu. Bu hastalarda ileri evrede etkili bir ameliyatın yapılamamasının yanı sıra yine bu hastalar için sınırlı ek tedavi seçeneğinin olması nedeniyle sonuçlar daha kötüydü. Bugün ise çoğu hastada ameliyat öncesinde hastalığın evresi doğru tespit edilebilmekte ve hastaya özel daha uygun tedavi yöntemleri seçilebilmektedir.
Kolon kanseri tedavisi bir bütündür ve hastalığın evresine göre bazen farklı yöntemlerini birbirini tamamlar nitelikte kullanmak gerekebilir. Bazı erken evre hastalarda endoskopik tedaviler yeterli olurken, endoskopik tedaviye uygun olmayan evre 1 hastalarda ve Evre 2-3 hastalıkta cerrahi uygulanır. Evre 4 hastalıkta farklı yöntemleri birbirini destekler şekilde kullanmak gerekir.
Artı İstanbul Cerrahi Grubu bünyesindeki Kolon Cerrahisi ekibi bu konuda özelleşmiş hekimler tarafından oluşturulmuştur. Bizim uygulamamızda, tüm kolon kanseri tanısı alan hastalar tedavi öncesinde ve sonrasında multidisipliner toplantılarda yani tümör konseylerinde değerlendirilir. Bu toplantılara, kolon cerrahisi ekibine ek olarak, kolon kanseri konusunda tecrübeli olan tüm branş hekimleri dahil olurlar. Buna rağmen, biz hastalarımızın ikinci bir görüş alma konusundaki isteklerini olumlu karşılıyor ve destekliyoruz.
Bu soru hekimler için kanserli bir hastada yanıtlanması en zor sorulardan biridir. Bunun nedeni sorunun yanıtının bilinememesi çünkü hastanın kanserden kurtulmasının hastalığın evresi, hastanın bağışıklık sisteminin durumu, yapılan tedavilerin onkolojik kalitesi, tedaviye alınan yanıt gibi birçok faktöre bağlı olmasıdır. Ancak şunu söyleyebiliriz; kolon kanseri sindirim sisteminin tedavi sonuçları en iyi kanserlerinden biridir.
Kalın bağırsağın rektum adı verilen yaklaşık son 15 cm’lik kısmındaki kanserlerden farklı olarak kolon kanseri ameliyatlarından sonra karından dışkılama (ostomi) bağırsak tıkanması veya delinmesi gibi nedenlerle acil olarak yapılan ameliyatlar dışında nadiren gerekir. Ancak, bazı hastalarda bağırsakların birleştirildiği yerde dikiş güvenliğini sağlamak için bu işlem geçici olarak gerekebilmektedir. Çoğu hastayı özellikle başlangıçta çok rahatsız eden bu işleme geçici ostomi adı verilir. Hastanın dışkısı 6 hafta gibi geçici bir süre için buraya yapıştırılan küçük bir torbaya gelir. Belirtilen sürenin sonunda küçük bir ameliyatla ostomi kapatılarak normal pasaj sağlanır. Hasta bu ameliyat sonrası dışkısını her zamanki gibi makat yolu ile yapmaya devam eder.
Kalın bağırsakta tıkanmaya yol açan kanserlerin tedavisi iki şekilde yapılabilir. Ya hasta acil olarak ameliyat edilir. Ya da stent ile tıkanıklığın ortadan kaldırılmasını takiben hasta acil koşullar yerine daha iyi bir hazırlık devresini takiben ameliyat edilir. Stent uygulaması genelde cerrahi tedavinin uygun olmadığı durumlarda seçilmiş hastalarda uygulanmaktadır.
Kolon kanseri hastalarında karaciğer metastazları oluşabilir ve bu hastaların bir bölümü planlı bir şekilde yapılan tedaviler ile ameliyata uygun hale gelebilir. Bu hastalar uygun şartlarda ameliyat edilerek hastalıksız hale gelebilirler.
Kolon kanseri hastalarının yaklaşık %15’inde akciğer metastazları oluşur. Ancak hastaların çok küçük bir kısmı ameliyatla tedaviye uygundur. Tedavi prensipleri karaciğer metastazlarına benzerdir.
Evet. Kanser tedavisi hastadan hastaya değişiklikler gösterir. Bazı hastalarda sadece endoskopik veya cerrahi tedavi yeterli oluyor iken bazı hastalarda tedavi süreci daha zor, uzun ve yorucudur.
Ancak insan bedeni mükemmel bir iyileşme ve uyum sağlama gücüne sahip olduğu için, tüm tedaviler bittikten bir süre sonra hastalığın ve tedavisinin getirdiği zihinsel ve fiziksel travma atlatılacak ve yeni duruma uyum sağlanacaktır.
Kolon kanseri oluşumunda birçok faktör rol oynayabilmektedir. Bu faktörler aşağıda anlatılmıştır:
Bu faktörler aşağıda anlatılmıştır:
1. Yaş ve cinsiyet:
Kolon kanseri genç yaşlarda da görülebilmekle birlikte görülme sıklığı yaşla birlikte artmaktadır. Altmışlı yaşlardan itibaren daha sık görülür. Görülme sıklığı erkek ve kadınlarda benzerdir.
2. Genetik faktörler:
Babası, annesi, kardeşi veya yakın akrabalarında kolon kanseri bulunan kişilerde hastalığın görülme sıklığı artmaktadır. Benzer şekilde FAP (ailesel polipozis koli) veya HNPCC (ailesel polipsiz kolon kanseri) gibi kolon kanserine ailesel yatkınlık bulunan hastalıklarda da risk belirgin olarak yüksektir.
3. Yaşanılan bölge:
Kolon kanserinin görülme sıklığı ülkeden ülkeye değişmektedir. Amerika ve Batı Avrupa’da fazla görülürken, Hindistan ve Afrika’da oran daha düşüktür. Şehirde yaşayanların hastalığa yakalanma riski kırsal kesimlerde yaşayanlara göre daha fazladır.
4. Polipler:
Kolon kanseri gelişimi açısından en önemli risk faktörü hastanın kalın bağırsağında polip bulunmasıdır. Kalın bağırsak polipleri bağırsağın içine doğru büyüyen selim yapılardır. Uzun yıllar hastada hiçbir şikayete neden olmayabilirler. Birçok kalın bağırsak polipi zamanla kansere dönüşür.
5. Enflamatuvar bağırsak hastalıkları:
Ülseratif kolit ve Crohn hastalığı gibi bağırsağı etkileyen hastalıklarda yıllar geçtikçe kolon kanseri gelişme riski artmaktadır.
6. Başka organlara ait kanser bulunması:
Daha önce rahim, yumurtalık veya meme kanseri nedeniyle tedavi gören hastalarda kolon kanseri riski de artmaktadır.
7. Radyasyon:
Daha önce başka bir nedenle radyoterapi alan hastalarda kolon kanseri daha sık görülmektedir.
8. Geçmişte idrar kesesi ameliyatı olanlar:
Mesane tümörü nedeniyle idrar kesesi çıkarılıp, idrar kanalları kalın bağırsağa bağlanan kişilerde risk artmaktadır.
9. Yaşam şekli ve diğer faktörler:
Yaşam stili kanser riski üzerine etkilidir. Günlük fiziki aktivitenin kanserden koruyucu olduğu ileri sürülmüştür. Şişmanlık, alkol ve sigara kullanımı birçok kanserde olduğu gibi riski artırmaktadır.
10. Beslenme ve diyet:
Hayvansal yağ ve kırmızı etten zengin ya da liften fakir yüksek kalorili gıdalarla beslenenlerde kolon kanseri gelişme riski artmaktadır. Taze meyve ve sebzelerin bolca tüketilmesi ve C vitamini alımı korunmada olumlu etki yapabilir.
Beslenmenin hastalıkların gelişimine olan etkisi dünyanın her yerinde insanların ilgisini çekmektedir.
Amerika’da yaşayan insanların yaklaşık %30 ‘u kronik hastalıkları ve kanser oluşumunu engelleyeceği inancı ile her gün multivitamin hapları almaktadır. Ülkemizde de hemen her gün değişik gıdaların kanser önleyici etkileri ile ilgili yazılı ve görsel basında haberler yer almaktadır.
Ancak bunları destekleyen çalışmaların çok az olduğu unutulmamalıdır.
Evet. Kalın bağırsak kanserinde (kolon kanseri) kanserin yerine göre organın tamamı veya büyük bir bölümü çıkarılabilir. Her iki durumda da hasta çok da sıkı olmayan bazı beslenme kurallarına uyarak normal yaşantısını sürdürebilir.
Kolon kanserlerinin tedavisindeki en önemli gelişmelerden biri de teknolojideki ilerlemeler sayesinde tüm bu ameliyatların laparoskopik ameliyat veya robotik ameliyat yöntemiyle yeterli onkolojik temizlik sağlanacak şekilde güvenli bir şekilde yapılabilmesidir.
Kolon kanserlerinin laparoskopik cerrahi veya robotik ameliyat yöntemiyle tedavi edilebileceği son yıllardaki birçok çalışmada gösterilmiştir. Biz ekip olarak hastaya sağladığı avantajları nedeniyle, mümkün olan her durumda kapalı ameliyatları tercih ediyoruz.
Ameliyatta çıkartılan dokular patoloji ünitesi tarafından incelemeye tabi tutulur. Diğer tedavi seçeneklerinin gerekli olup olmadığına, çıkan patoloji sonucunun yanı sıra hastanın ve hastalığın özellikleri de göz önünde tutularak karar verilir.
Kolon kanseri nedeniyle tedavi gören hastaların bir kısmı çok uzun yıllar sorunsuz olarak yaşamaktadır.
Hastaların bir bölümünde ise hastalık ameliyatı takip eden ilk beş yıl içinde karaciğer, akciğer gibi uzak organlara sıçramakta veya tekrarlamaktadır. Bu farklılığın üç ana nedeni vardır.
Hastayla ilgili olanlar: hastanın yaşı, eşlik eden hastalık varlığı, genetik faktörler, vs.
Kanser ile ilgili olanlar: kanserin evresi, cinsi, kanserin yerleştiği bölge, vs.
Tedavi ile ilgili olanlar: yapılan tedavilerin kalitesi, tedaviye alınan yanıt
Biz bu üç gruptan ilk ikisindekileri etkileyemeyiz. Yani hastanın yaşını değiştiremeyiz, kanserin evresini veya cinsini de. Ama üçüncü gruptakiler, yani tedavi ile ilgili olanları etkileyebiliriz. Hastaya özel bir tedavi protokolü ile tedavi sıralamasını belirleyebiliriz, çok iyi bir ameliyat yapabiliriz. Bunlar da hastalığın seyrini tamamen değiştirebilir.
Karın içi boşluğunu saran ve iç organların üzerini kaplayan ince zarın adı peritondur. Kolon kanserinin olası yayılma yollarından biri de peritondur (peritoneal karsinomatozis). Periton metastazı yapmış kolon kanseri geçmişte tedavi edilemez bir hastalık olarak düşünülürken bugün bu yaklaşım en azından bir grup hasta için değişmiştir. Peritonda aşırı yayılmış hastalığı olan kolon kanseri için uygun değildir. Seçilmiş hastalarda sistemik kemoterapinin yanı sıra, sitoredüktif cerrahi (karın içindeki tüm kanserli dokuların çıkarılması) ve HİPEK (ameliyat sırasında karın boşluğunun ısıtılmış kemoterapi ilaçları ile yıkanması) ile umut verici sonuçlar alınabilir.
Bu tedavinin kararı ve uygulanması multidisipliner bir ekip tarafından yönetilmelidir.
Kolon kanseri ameliyatlarından sonra hastalığın karın içinde eski ameliyat bölgesinde sınırlı bir alanda tekrarlaması (nüks) önemli bir problemdir. Lokal nüks oluşumu uygulanan cerrahi teknik ve tümörün özellikleriyle ilişkili olabilir. Lokal nükste en iyi tedavi ameliyatla hastalığın tekrarladığı alanın tamamen çıkarılmasıdır. Lokal nüks olan hastaların bazılarında ameliyat öncesi veya ameliyat esnasında radyoterapi kullanılabilir. Cerrahiye uygun olmayan hastalarda stent, endoskopik lazer ve radyoterapi gibi diğer tedavi yöntemlerinden yararlanılabilir.